Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden Çıkması
Sözlerime nasıl başlasam bilmiyorum. Bu yazıda daha çok kadınlara seslenmek istiyorum. Ya da şöyle düzelteyim. Kendini ülkesinde güvende hissetmeyenlere, bu adaletsizliğe, hukuksuzluğa, ekonominin gidişatına güvenmeyenlere, gelecek kaygısı yaşayıp, günün birinde yüz vermediği bir adamın şiddetine, ayrılmak istediği boşanmak istediği kişinin vahşi duygularına kurban gitmek istemeyenlere , “Aile yapısı” dedikleri özellikle Türkiye’de dışarıda mutlu içeride psikolojik, fiziksel her türlü şiddete maruz kalan her kadına ve bireye sesleniyorum. Reenkarnasyona inanmıyorsanız dünyaya bir kere geliyorsunuz. İstemediğiniz bir hayatı korku içinde, ızdırap içinde, şiddetin her türlüsüne göz yumarak, cinsiyetçi ataerkil bir toplumda hayatınızı bir erkeğin anlık öfke patlamasına kurban vermeyin.
Başka bir ülkeye taşınalı 11. Ayımı doldurmak üzereyim. Buraya gelince sosyal medyadaki gündemimde değişiklik olmadı. Yine her gün maalesef ki, sabah uyanıyorum ve twitterda gündeme bakarken bir kadın ismi görüyorum. Eğer o kadın ünlü bir isim değilse tıklayınca anlıyorsun ki bir kadın daha cinayete kurban gitmiş. O kadar kolayca ve ucuz bahanelerle öldürülüyorsunuz ki -bu arada öldürmenin hiçbir şekilde bahanesi olmaz onu savunmuyorum- demek istediğim Türkiye’de kadın olarak ince bir çizgidesiniz ve ufak bir rüzgar sizi o çizginin dışına itip cinayete kurban edebilir ve buna namus, aile yapısı, töre gibi iğrenç bahaneler sunabilirler. 3 ay önce bir kadın cinayetleri hakkında tweet atıyorsun ve 3 ay sonra sen kurban oluyorsun. Yani son zamanlarda öldürülen kadınlar daha önce başkalarının ölümlerine tepki göstermiş onlar için adalet istemiş. Çok üzücü.
Bana gelen mesajlarda da kadın arkadaşlar yurtdışına çıkarken, taşınmak isterken bir korku tedirginlik yaşıyorlar içlerinde. Ben gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki herhangi bir Ortadoğu ülkesine gitmiyorsanız, bir Latin Amerika ya da Afrika ülkesine gitmiyorsanız korkmanıza gerek yok. Emin olun her anlamda Türkiye’den daha güvenlisiniz.
Dünya’ya bir kere geliyorsunuz ve bence bu hayatı istediğiniz gibi yaşamalısınız. Bu kadar kolay mı? Hayır. Bunun için çaba sarfetmeniz gerekiyor. Yurtdışına çıkıp yaşamak isteyen çok fazla genç var. Ben üniversite okuyan ya da herhangi bir kalifiye meslek sahibi olan birinin yurtdışına çıkamama gibi bir ihtimali olduğunu düşünmüyorum. Çok fazla mezun var çoğu işsiz ya da işlerinde kötü mutsuz. Başka bir ülkeye taşınmak istiyorsunuz ve bunun önünde tek bir bariyer var. Yabancı Dil. Almanya’da mı yaşamak istiyorsunuz, Almanca öğrenmek zorundasınız. Fransa’da mı yaşamak istiyorsunuz Fransızcayı halletmek zorundasınız. İngiltere’de kanadada ya da herhangi bir avrupa ülkesinin uluslararası bir firmasında mı çalışmak istiyorsunuz, o zaman İngilizceyi su gibi bilmek zorundasınız.
Dediğim gibi tekrar söylüyorum herhangi bir üniversite mezunu olsanız önemli değil nerden olduğu Yıldız Teknik Makina Mühendisliği ile Sütçü İmam Makine Mühendisliği arasında yurtdışına çıkmak istiyorsanız, fark yok. İkisini de tanımıyorlar çünkü. Yurtdışına sadece Boğaziçi’li Odtü’lü ne bileyim İtü’lü öğrenciler çıkar diye bir kural yok. Daha iyi bir daha kaliteli bir eğitim alıyorlardır, donanımlıdır ondan bahsetmiyorum. Ama yurtdışındaki firmalar için eşitsiniz, geri kalan kendinize ne kattığınızla alakalı.
Ben özet olarak korku içinde, panik içinde yaşayamam, güvensizliğin olduğu bir ortamda duramam diyorsanız mutlaka dile önem verin. Her şeyin anahtarı dil. Hayallerinize ulaşmak istiyorsanız, kaygısız daha iyi daha adaletli bir ülkede yaşamak istiyorsanız mutlaka o dil bariyerini aşın. Bu 1 sene sürebilir 3 sene sürebilir. Ama şunu bilin, bir üniversite mezunuysanız ya da kalifiye bir mesleğiniz varsa önünüzdeki tek bariyer dil.
Bana sorularınız olursa seve seve cevaplamaya hazırım.
Instagram, üzerinden özel olarak ya da burdan yorumlardan sorabilirsiniz.
Kendinize iyi bakın.
